Toplumsal cinsiyet kimliğinin öz-tayin düzenlenmesinde aciliyet için açık mektup çağrıları

İmzalayanlar milletvekillerinden “Anayasa Mahkemesi'nin acil olarak başlama kararının üstesinden gelme yasama sürecini “istediler.

Hala imzalara açık olan “Cinsiyet kimliğinin ve cinsiyet ifadesinin kendi kaderini tayin etme hakkı ve her bireyin cinsel özelliklerinin korunması” başlıklı belgede, imza sahiplerinin “çeşitliliği ve kapsamı” belirtilmiştir.

Girişimin organizatörleri, çeşitli dernekler, kolektifler ve bireyler, “insanların çokluğu, yaş grupları, cinsiyet, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi, meslekler ve kamu şöhret açısından, tamamen anonim kişilerden akademi, sağlık bilimleri, siyaset, kültür ve aktivizm”.

Anália Torres, Miguel Vale de Almeida, Rui Bebiano, Alexandra Araújo Coimbra, Bruno Maia, Ana Gomes, Francisco Louçã, Marisa Matias, Ana Zanatti, André Gago, Helena Ferro de Gouveia, Hugo van der Ding, José Luís Peixoto, Ana Marques Prata, Anaba ela Rocha ve Paulo Côrte-Real, açık mektubun imzalarından bazılarıdır.

Organizatörler yaptığı açıklamada, belgenin vatandaşlar tarafından imzalandığını vurguladılar “LGBTQI+ olarak tanımlanıp tanımlanmadıklarına bakılmaksızın, çünkü mevcut konu vatandaşlığın bir zorunluluk teşkil ettiği için tüm insanları ilgilendiriyor.”

29 Haziran'da Anayasa Mahkemesi (TC), meselenin Cumhuriyet Meclisi'nin münhasır bir etki alanı olduğu düşünüldüğü için, okullarda cinsiyet kimliğinin kendi kaderini tayin etme konusundaki hükümetin düzenlemesini “reddetti”.

Ancak, mahkeme “devlet ve özel eğitim programlama özgürlüğü tarafından eğitim ideolojik programlama yasağı ile ilgili olarak, bu kuralların madde üzerinde” kural vermedi, kurum tarafından verilen bir açıklamada, bu “karar dokunulmamış garanti bırakır toplumsal cinsiyet kimliği ve toplumsal cinsiyet ifade hakkı ve eğitim sisteminde ayrımcılığın yasaklanması” dedi.

TC, 07 Ağustos tarihli 382018 sayılı bu yasayı, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesinin kendi kaderini tayin etme hakkı ve toplumsal cinsiyet ifadesinin “hak, özgürlük ve garantilerle ilgili tüm hususları” ile ilgili olarak düzenledi. özelliklerinin korunması”.

Bu nedenle, Anayasa Mahkemesi, içeriğin parlamentonun “idari düzenleme ile tanımlanamayacağını” düşündü.